Lübnan asıllı Kolombiyalı şarkıcı, söz yazarı, dansçı ve müzisyen. Gerçek adı Shakira Isabel Mebarak Ripoll’dür. Latin Amerika’nın en başarılı müzisyenlerinden biri olan Shakira, sesi, kendine özgü tarzı ve oryantalist figürleriyle zenginleşen dansıyla 21. yüzyılın en önemli kadın vokallerinden biri haline gelmiştir. Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’le dostluğunu yoksul çocuklara yardım için kurdukları vakıfla güçlendiren şarkıcının "Ojos Así", “Whenever Wherever”, "La Tortura", "Hips Don't Lie", "Beautiful Liar" gibi hitleri vardır.
2 Şubat 1977’de İtalyan asıllı Kolombiyalı Nidia del Carmen Ripoll Torrado ve Lübnan asıllı Amerikalı William Mebarak Chadid’in tek çocuğu olarak Barranquilla, Kolombiya’da dünyaya geldi. Babasının önceki evliliğinden 8 kardeşi vardır. Shakira Arapça’da minnetkar anlamına gelmektedir.
Çocukluğu ve ilk gençlik yılları Barranquilla’da geçen Shakira, La Rosa De Cristal adını verdiği ilk şiirini dört yaşında yazdı. Daktiloyla ödüllendirilen küçük Shakira şiir yazmaya devam etti ve daha sonra bunları şarkılara dönüştürmeye başladı. Sekiz yaşındayken erkek kardeşlerinden birini kaybeden Shakira ilk şarkısını ona ithafen yaptı: Tus Gafas Oscuras. Dansa olan ilgisi de küçük yaşlarda ortaya çıkan Shakira, babasıyla birlikte gittiği bir Arap restoranında darbukayla tanıştı ve masanın üstüne çıkıp dans etmeye başladı. O anda dansçı olmak istediğini anladığını söyleyen Shakira, okul korosuna müzik öğretmeninin sesini keçiye benzetmesinden dolayı alınmadı. Bu küçük hayalkırıklığı yerini her cuma öğrendiği yeni dans figürlerini sergilediği oryantal dans show’una bırakmıştı. Bu onun deyimiyle ilk canlı performanslarıydı.
10 ve 13 yaşları arasında Barranquilla’da bir çok etkinliğe dans etmesi için davet edilen Shakira, hayatının dönüm noktalarından birini prodüktör Monica Ariza ile tanışmasıyla yaşadı. Zira Ariza, Shakira’dan çok etkilenecek ve ona Sony’nin Kolombiya ofisiyle bir görüşme ayarlayacaktı. Söylediği üç şarkıyla Sony çalışanlarını fazlasıyla etkileyen Shakira üç albümlük sözleşmeyi imzalamıştı bile. 1991’de ilk albümü Magia, müzik raflarındaki yerini aldı. Henüz 15 yaşında olan şarkıcının albümü beklenen ilgiyi görmeyince 1993’te yayınlanacak ikinci albüm Peligro için kollar sıvandı. İlkinden daha iyi bir çıkış yakalayan Shakira sonuçtan yine de memnun değildi. Şili’de yapılan ve Latin Amerikalı şarkıcıların kendilerini gösterme fırsatı bulduğu Viña del Mar International şarkı festivalinde seslendirdiği Eres isimli şarkısıyla o dönemde 20 yaşında olan Ricky Martin’in de aralarında olduğu jüri tarafından birinci seçildi. Martin, Shakira’nın performansından çok etkilenmişti.
Kolejdeki eğitimini tamamlamak üzere eğitimine bir süre ara veren Shakira 1995’te yine sahnelere döndü. Alanis Morissette’den oldukça etkilenen şarkıcı aynı yıl Latin Amerika’da ona büyük ün kazandıracak üçüncü stüdyo albümü Pies Descalzos’ı çıkardı.
1996’da El Oasis isimli pembe dizide Luisa Maria karakterini canlandırdı.
5 milyon kopya satan son albümünün başarısından sonra Emilio Estefan’ın prodüktörlüğünde gerçekleştirilecek yine İspanyolca söylediği şarkılardan oluşan ¿Dónde Están Los Ladrones?, 1998’de müzik marketlerdeki yerini aldı. Uluslararası bir hit olan şarkısı Ojos Así’yle ünü artık Güney Amerika sınırlarını aşan ve tüm dünyanın tanıdığı bir şarkıcı olan Shakira, 2000 yılında en iyi uluslararası vokal dalında MTV ödülünün sahibi oldu.
Aynı yıl Arjantin başbakanı Fernando de la Rúa’nın oğlu Antonio de la Rúa’yla flört etmeye başlayan Shakira, magazin basınının da en çok ilgilendiği şarkıcılardan biri olmuştu.
2001 yılında İngilizce sözlü şarkılardan oluşacak bir sonraki albümü için Gloria Estefan’la ortak çalışmaya başlayan Shakira, ¿Dónde Están Los Ladrones?albümündeki şarkıların İngilizce versiyonlarını kaydetti. Daha sonra eski şarkılarını kullanmaktan vazgeçen şarkıcı yeni albüm için yeni şarkılar yazdı. Bir yıllık sürenin sonunda ortaya çıkan ve dört İspanyolca şarkının da yer aldığı Laundry Service’ten çıkan Whenever, Wherever şarkıcının yıldızını daha da parlattı ve Shakira tüm dünyada 15 milyon satarak büyük bir başarının altına imza atmış oldu. Underneath Your Clothes, "Te Dejo Madrid", "Objection (Tango)" ve "The One" gibi hit şarkıları da bünyesinde bulunduran Laundry Service, Shakira’nın Kuzey Amerika’da da popüler olmasını sağladı.
2002’de hitlerini bir araya getirdiği İspanyolca albüm Grandes éxitos’ı çıkaran Shakira, aynı yıl Suerte ile MTV Video ödülü aldı. Daha sonra en iyi en iyi şarkıcı ve en iyi kadın şarkıcı dallarında da MTV ödüllerini toplayan Shakira, müzik dünyasının en iyi kadın vokallerinin konserlerinden oluşan ve aralarında Celine Dion, Anastacia, Cher ve Dixie Chicks gibi önemli şarkıcıların yer aldığı albümde de kendini gösterdi.
2005 yılında yeni projesi Oral Fixation’ın sinyallerini veren Shakira, aynı yıl Billboard listelerinde haftalarca kalma başarısı gösterecek ve Alejandro Sanz’la yaptığı düet La Tortura’nın da yer aldığı albümünü dinleyicileriyle buluşturdu. Nişanlısı Antonio de la Rúa’ya adadığı Día De Enero ve No gibi hitlerle zenginleşen albümden sonra 8 Şubat 2006’da Shakira ikinci kez Grammy ödülünün sahibi oldu.
Aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Gabriel Garcia Marquez’le birlikte Latin Amerika'daki yoksul çocuklar için bir vakıf kurdu. Oral Fixation Vol. 2’yi de 2005 yılında yayınlayan Shakira, Hips Don't Lie ve Don’t Bother gibi uluslararası hitlerin yer aldığı albümü için çıktığı Oral Fixation Tour kapsamında 9 Temmuz 2007’de Türk hayranlarıyla da buluştu.
Temmuz 2007’de Hürriyet Gazetesi’nde Yayınlanan Shakira Röportajı
Anneniz yarı İtalyan, babanız ise Lübnan kökenli Kolombiyalılar. Bu çok kültürlülük müziğinizi nasıl etkiledi?
- Bu, müziğimde çok sıradışı bir kokteyl yapmama yardım etti. Müzikte füzyon çok hoşuma gidiyor, daha da iyisi bunu zorlamayla yapmıyorum, doğamda var.
Lise öğretmeninizin sesiniz için "Bir keçinin melemesini andırıyor" demesi sizi üzmüş müydü?
- Tabii ki... Ezici bir yumruk gibi üstümde hissetmiştim öğretmenimin bu yorumunu. Fakat şimdi dönüp baktığımda, yaş aldıkça, olgunlaştıkça, bir insanı diğerlerinden farklı kılan şeyin böyle detaylar olduğunu anlıyorum. Hálá meleyen bir keçi gibi ses çıkarıyorum ama sanırım bu sesle elimden gelenin en iyisini yaptım.
Genç kızken şov dünyasından kim gibi olmak isterdiniz? Örneğin odanızda Madonna posterleri var mıydı?
- Dürüst olmak gerekirse gençliğimde rock’çıydım. Biz Latinler rock söz konusu olduğunda son derece tarafgir olabiliriz. Herkes her şeyi beğenmez. Ben daha çok 1960’ların ve 1980’lerin İngiliz rock’ıyla ilgiliydim. Led Zeppelin, Pink Floyd ve Cure posterleri odamı kaplıyordu.
Peki sonra Kolombiyalı kız nasıl oldu da bugün pop kültüründe önemli bir figür haline geldi? Kariyerinizin dönüm noktası neydi?
- Bence bu kaderimdi. Her zaman çok fazla insana dokunmak, ulaşmak istedim ve müzik bana yardım etti. Benim için asla "Bir gecede meşhur oldu" denilemez. Çünkü 17 yıldır profesyonel olarak bu piyasadayım ve çok çalışıyorum. O yüzden size şu olay oldu ve her şey değişti diyemem. İstikrarlı bir ilerleme oldu kariyerimde. Küçük küçük adımlarla ilerledim.
IQ’nuzun 140 olduğu doğru mu?
- Emin değilim, anne-babama sormak lazım.
Peki mesela çok zeki insanlar gibi boş zamanlarınızda satranç oynamak, matematikle uğraşmak gibi hobileriniz var mı?
- Matematikten çok hoşlanmadığım kesin. Ama öğrenmeyi severim, özellikle Mısır ve Avrupa tarihi ilgimi çekiyor. Bir mola verdiğimde ilk iş üniversiteyi bitirmek olacak.
Neşeli ve mutlu bir insan mısınız?
- Gülmeyi çok severim. Bir kere sit-com hastasıyım. Larry David’i ve Friends dizisini izlemeye bayılıyorum. Ama arkadaşlarıma sorsanız beni neşeli değil de çok utangaç olarak tanımlarlar herhalde.
Shakira Arapça’da şükretmekten geliyor. Şükreden biri misiniz?
- Elbette. Başıma gelen ve sahip olduğum her şey için teşekkür ediyorum. Yani hayatımın kıymetini biliyorum.
Pişmanlık duyduğunuz bir şey var mı?
- Pişmanlıkla yaşamaya inanmıyorum. Karakterimizi asıl şekillendiren hayattaki doğrularımız değil, yanlışlarımızdır bana göre.
Müzik piyasasında hoşunuza gitmeyen ne var? Neyi değiştirmek isterdiniz?
- Müzik piyasasının biraz daha demokratik olmasını dilerdim. Ne kadar yırtan ve sesini duyuran sanatçı varsa, onların birkaç katı kadar kıyıda köşede bekleyen yetenek var. Ama biliyorum ki bu durum bütün sanat formları için geçerli.
Albüm tanıtımları için Türkiye’ye geldim ama başlıbaşına bir şov için ilk kez geleceğim. Turne programımda İstanbul ihtimali gözüktüğünde resmen üstüne atladım. Çünkü Türkiye’deki dinleyiciler hem beni çok destekliyor hem de çok sıcakkanlılar.
Muhteşem bir sahne şovunuz olduğu söylenir hep. Ününüzü artıran da biraz bu şovlar değil mi?
- Bir albüm çıkarıyorsunuz, sonra onu tanıtmak için TV ve radyo programlarına çıkıyorsunuz, röportajlar veriyorsunuz. Bütün bu uğraşıp didinmenin meyvesini nerede alıyorsunuz biliyor musunuz? Sahnede! Bütün tanıtımları sahnede seyirciyle o kişisel bağı, bitmeyen enerjiyi sağlayabilmek için yapıyorum. Sahneye çıkınca da hep birlikte bir patlama yaşıyorsunuz. Şovumun muhteşem olduğunu söyleyenler dinleyicilerime teşekkür etmeli, çünkü o enerjinin sebebi onlar.
Peki böyle göbek atmayı kim öğretti size?
- Kanımda var herhalde. Kimse beni karşısına alıp şöyle yap, böyle yap demedi. Yürüyebildiğim andan itibaren göbek atıyorum.
Dünya iki Kolombiyalıyı çok iyi tanıyor. Biri siz biri de Nobel ödüllü romancı Gabriel Garcia Marquez. Onunla tanışıklığınız var mı?
- Gabriel Garcia Marquez en büyük ilham kaynaklarımdan biri. Şimdi ise arkadaşım ve akıl hocam. Kolombiya’yı dünyaya büyülü gerçekçilik sayesinde o kadar güzel anlattı ki... 100 Yıllık Yalnızlık ülkemi özetleyen bir kitap.
Ülkeniz zor dönemlerden geçiyor, iç savaşla boğuşuyor. Bu konuda ne hissediyorsunuz?
- Ülkem zıtlıkların ve paradoksların ülkesi kesinlikle. Aynı ülkeden hem Marquez hem Pablo Escobar (kokain baronu) nasıl çıkar anlamıyorum. Zıtlık ülkenin her yerinde. Bir tarafta dediğiniz gibi iç savaş var, diğer tarafta dünyanın en güzel manzaraları ve en neşeli, güleç insanları. Ülkemin bugün çektiği sancıları dünyaya duyurmak konusunda bir sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kolombiya beni ben yaptı, ben de elimden geldiğince borcumu ödemek istiyorum.